Ana menuyu geç or Gec


Yüksek Seçim Kurulu Kararı Detayları.


Yıllarına Göre Yüksek Seçim Kurulu Kararları

1976 | 1977 | 1978 | 1979 | 1980 | 1981 | 1982 | 1983 | 1984 | 1985 | 1986 | 1988 | 1990 | 1991 | 1993 | 1994 | 1995 | 1996 | 1997 | 1998 | 2000 | 2001 | 2002 | 2003 | 2004 | 2005 | 2006 | 2008 | 2009 | 2010 | 2013 | 2014 | 2015 | 2017 | 2018 |


Karar No:48/1986
Seçim ve Halkoylaması Yasası Madde No:SHY. Md. 9 ve 166 KKTC Anayasası Md. 68
Karar Konusu:MUHTARLIĞA SEÇİLME YETERLİĞİ BULUNMAYAN ANCAK EN ÇOK OY ALARAK SEÇİLEN KİŞİNİN TUTANAĞI İPTAL EDİLİR VE ONDAN SONRA EN ÇOK OY ALAN KİŞİYE TUTANAK VERİLİR.
Karar Özeti:

Gazi Mağusa Kazasına bağlı Kaleburnu köyü bağımsız muhtar adayı Hasan Mehmet Mevlit 1 Haziran 1986 tarihinde yapılan muhtarlık seçimi sonucu seçimi kazanan ve kendisine tutanak verilen Ulusal Birlik Partisi adayı Süleyman Gül’ün yurttaş olmadığı ve 3 seneden beri Kıbrıs’ta ikamet etmediği nedenlerine binaen seçilme yeterliğine ve seçildiğine dair kendisine verilen tutanağa itiraz etmiştir.

Konu tezekkür edildi ve gereği düşünüldü:

İtiraza ekli

1. Muhaceret Dairesi Müdürünün 4.6.1986 tarihli yazısında Süleyman Gül’ün yurttaş olduğuna dair Muhaceret Dairesinde kaydı bulunmadığı;

2. Polis Genel Müdürünün 3 Haziran 1986 tarihli yazısında Süleyman Gül’ün Kıbrıs’a giriş çıkışını 842447B numaralı bir İngiliz pasaportu ile yaptığı ve 30.7.1980 ile 5.3.1986 tarihleri arasında Kıbrıs’a on defa giriş dokuz defa çıkış yaptığı gözüktüğü; ve

3. 3.6.1986 tarihli iki yemin varakasından Süleyman Gül’ün takriben 30 yıldan beri ada dışında ikamet ettiği ve Kıbrıs’a 1986 yılı Mart ayı içinde dönüş yaptığı ve 1.6.1986 itibarı ile Kıbrıs’ta 3 seneden beri ikamet etmemiş olduğu belirtildiği

göz önüne alındı ve konunun incelenip karara bağlanmasının doğru ve uygun olacağına karar verildi. (Karar No.48/1986)

15.6.1986 tarihinde Yüksek Seçim Kurulunda konu ile ilgili yapılan incelemede itiraz eden ve tanığı ile aleyhine itiraz edilen ve tanıkları şahadet vermişlerdir. Polis Genel Müdürlüğü Muhaceret Şubesinden bir görevli Yüksek Seçim Kurulu tarafından resen tanık olarak çağırılıp dinlenmiştir.

İtiraz edenin avukatı ile aleyhine itiraz edilenin avukatı hitabelerini yaptıktan sonra itiraz, karar verilmek üzere, 20.6.1986 tarihine ertelenmiştir.

Yüksek Seçim Kurulu, 20.6.1986 tarihinde, gerekçeleri ileride açıklanmak üzere, aşağıdaki şekilde karar vermiştir:

“1. İtirazın kabul edilerek Süleyman Mehmet Gül’e ilçe seçim kurulu tarafından verilen tutanağın iptal edilmesine oybirliği ile;

2. Seçimde ikinci en çok oyu almış olan Hasan Mehmet Mevlit’e tutanak verilmesine oyçokluğu ile; ve

3. Bu kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasına oybirliği ile karar verildi.” (Karar No. 56/1986)

Kararın gerekçeleri 24.6.1986 tarihinde aşağıdaki şekilde açıklanmıştır.

Gazi Mağusa ilçesine bağlı olan Kaleburnu köyünde 1 Haziran 1986 tarihinde yapılan muhtarlık seçiminde 122 oy ile en çok oyu aleyhine itiraz edilen U.B.P. adayı Süleyman Mehmet Gül almış ve kendisine ilçe seçim kurulu tarafından tutanak verilmiştir. Verilen tutanağa itiraz yapmış olan Hasan Mehmet Mevlit ise seçime bağımsız aday olarak katılmış ve 114 oy ile ikinci en çok oyu alan aday olmuştur.

Yapılan itiraz Süleyman Mehmet Gül’ün yurttaş olmadığı ve en az üç yıldan beri daimi ikametgâhının Kuzey Kıbrıs’ta olmadığı nedenlerine dayandırılmıştır.

İtirazın yapılan incelemesinde üzerinde esas itibarı ile durulan neden aleyhine itiraz edilen Süleyman Gül’ün daimi ikametgâhının son üç yıldan beri Kuzey Kıbrıs’ta olup olmadığıdır. Esasen aleyhine itiraz edilen Süleyman Gül yurttaş olduğunu gösterir nitelikte Emare II kimlik kartını ibraz etmiştir ve karşı taraf bunun böyle olmadığı hususunda herhangi bir görüş veya iddia ortaya koymamıştır. Bu durumda tezekkür edilmesi gereken husus aleyhine itiraz edilenin daimi ikametgâhının son üç yıldan beri Kıbrıs’ta olup olmadığı hususudur. Anayasanın 68(2) maddesi aynen şöyledir:

“68 (2) Yirmi beş yaşını bitirmiş olan her yurttaş seçilme hakkına sahiptir. Seçilebilmek için en az üç yıldan beri daimi ikametgâhı Kuzey Kıbrıs’ta olmak ve yurt ödevini yerine getirmiş bulunmak koşuldur.”

Önümüzdeki şahadetten aleyhine itiraz edilen Süleyman Gül’ün 1961’de İngiltere’ye hicret ettiği ve orada 1985 Aralığına kadar iş yapmakta olduğu gözükmektedir. Yine gözükmekte olduğuna göre Mart 1986’ya kadar yılın büyük bir kısmını İngiltere’de geçirmekte ve Kıbrıs’a yılda 1,2 veya 3 kez kısa süreler için gelmekte idi. Kıbrıs’a her gelişte, son kez hariç, doldurduğu giriş kartında geliş nedenini tatil yapmak olarak (holiday) göstermiştir. Sadece 5.3.1986 tarihli son giriş kartında giriş nedenini “yerleşmek” olarak göstermiştir. 1982’de doldurduğu bir çıkış kartında ise çıkış nedenini “Londra yerlisi” olarak göstermiştir. Diğer yıllarda çıkış kartlarında niçin çıktığı sorulmadığı için bu kartlarda çıkış nedeni gösterilmemiştir. 17.2.1984, 31.7.1985 ve 5.3.1986 tarihli giriş kartlarında ve 5.7.1984 tarihli çıkış kartında ikamet ettiği ülke olarak Londra’yı göstermiştir. Buna ilâveten aleyhine itiraz edilenin kendisinin Emare IV olarak ibraz ettiği belgeden yurt ödevini bedelli asker olarak yapmış olduğu anlaşılmaktadır. Bedelli askerliği yapabilmek için ise ada dışında ikamet etmiş olması gerekir. 4/1983 sayılı Bedelli Askerlik Yasasının 3. maddesi aynen şöyledir:

“Bu Yasadan amaç, ilgili Askerlik Yasası veya Yedek Subaylık Yasası uyarınca askerlik ödevlerini yerine getirmekle yükümlü olan ancak Kıbrıs dışında yerleşmiş bulunan Kıbrıs Türk Federe Devleti yurttaşlarının bu Yasada öngörülen koşullara bağlı olarak askerlik yükümlülüklerini yerine getirmelerine olanak sağlamaktır.”

Yukarıda iktibası yapılan Anayasanın 68. Maddesinin (2)’nci fıkrasında görülebileceği gibi bir kişinin seçilebilmesi için daimi ikametgâhının son üç yıldan beri Kuzey Kıbrıs’ta olması koşuldur. “Daimi ikametgâh” teknik sözcükler olmayıp bunlara kendi alelâde manalarının verilmesi gerekmektedir. Bir an için “daimi ikametgâh” sözcüklerinin, “ikametgâh” ve “alelâde ikametgâh” sözcüklerine eş anlamda olduğu kabul edilse dahi aleyhine itiraz edilenin yukarıda izah edilen beyanlarından anlaşılacağı gibi daimi ikametgâhı son üç yıldan beri Kuzey Kıbrıs’ta değildi.

Aleyhine itiraz edilen Süleyman Gül kendisinin 1982’de Kıbrıs’ta bir ev inşa edip tefriş ettiğini ve Kıbrıs’a geldiğinde bu evde kaldığını iddia etmiştir. Aleyhine itiraz edilenin Kıbrıs’ta bir ev inşa etmiş olması kendi başına ve özellikle kendisinin yukarıda izah edilen beyanları ışığında onun daimi ikametgâhının Kıbrıs’ta olduğunu göstermesine yeterli değildir.

Yukarıda söylenenlerden anlaşılacağı gibi aleyhine itiraz edilen Süleyman Gül 1 Haziran 1986 Seçimleri açısından seçilme yeterliğinden yoksundur ve bu nedenle itirazın kabul edilerek ilçe seçim kurulu tarafından kendisine verilen tutanağın iptal edilmesi gerekir.

Süleyman Mehmet Gül’ün tutanağı iptal edildikten sonra tetkik edilmesi gereken husus konu muhtarlığın nasıl doldurulacağıdır. Yasamız bu hususu direkt olarak kapsayacak bir kural içermemektedir.

Milletvekilliği, belediye meclisi ve ihtiyar heyeti üyeliği söz konusu olduğunda listede bir sonra gelen seçilmiş sayılır.- Gör M.143(3). Bu durumda kıyas yolu ile aynı yöntem uygulanabilir mi? 1976 seçimlerinde Mağusa ilçesinde benzeri bir durum hasıl olmuş ve ilçe seçim kurulu tutanağı iptal edilen muhtar yerine ondan sonra en çok oy alan adaya tutanak vermiştir. Konu Yüksek Seçim Kurulunun bilgisine getirilmiş ve Yüksek Seçim Kurulu tutanağın iptalinin hatalı olmadığına karar vermiş ancak bir sonraki adaya tutanağın verilmesinin doğru olup olmadığı hususunda sükût kalmıştır.- Gör YSKK 197/1976. T.C. Yüksek Seçim Kurulu ise 1963/139 (R.G. 4.11.1963 ve 11546 Kit.S.1962-63/83) sayılı kararında şöyle demiştir:

“2) Yasada hüküm bulunmaması karşısında, Medeni Kanunun 1 inci maddesi göz önünde tutularak, hukukun ve bu arada seçim kanunlarının genel ilkelerinden de yararlanmak zorunluğu doğmuştur.

Bu düşünce başlangıç alındığında, diğer seçim kanunlarında tutanakları iptal edilen adaylara ilişkin işlemlerin kıyas yoluyla konumuzda varılacak sonuçta temel alınabileceği görülmektedir.

……………………………………………………………………………………………… Değişik seçim kanunlarındaki konumuzla ilgili hükümlerde ortaklaşa dayanılan ilkenin, yapılan bir seçim sonunda kazanan adayların itiraz üzerine, tutanağının iptal edilmesi halinde, meydana gelen boşluğun, kendilerinden sonra en çok oy almış olanların doldurulması ilkesi olduğu görülmektedir. Bu ilke aynı zamanda, seçimlerin sık sık tekrarlanması, seçim işlemlerinin giderli ve tek tek olaylar için seçim yapmanın toplum düzeninde olumsuz etkiler yapacağı gerekçelerine dayanmaktadır. Bu yüzden söz konusu hükümlerin, seçimlerin hemen arkasından, itiraz üzerine, seçimleri kazanmış olan adayların tutanaklarının iptalinden ibaret geçici hallere ilişkin kaldığını da gözden uzak tutmamak gerekir; zira sonraki boşalmaları kapsayan sürekli hallerde veya seçimlerin iptalinde (Yani seçimlerin tümünün iptalinde) yerlerin doldurulması, yapılacak ara ve yeni seçimlerle mümkün bulunmaktadır ve Köy Kanununa 286 sayılı ve 18/7/1963 günlü yasa ile konulmuş bulunan ek 7 nci maddenin ikinci fıkrasının A, B, C bentleri hükümleri, ancak böyle durumlarda uygulanabilir.

(3) Yukarıdaki açıklamalara göre, köy seçimlerinde, seçimi kazanan muhtarın tutanağı itiraz üzerine iptal edildiğinde yerinin kendinden sonra en çok oy alan kimse ile ve asil üyeliklerde aynı sebeple meydana gelen boşalmanın yedek üyelerle ve bunlarda yine aynı sebeple ortaya çıkan boşalmaların da kendilerinden sonra en çok oy alanlarla doldurulması ve gerektiğinde, aynı işlemlerin tekrarı yoluyla boşalan yerlerin oy almış kimselerle tamamlanması esasını kabul zorunluğu vardır ve tutanak iptali sebebiyle meydana gelen boşluğu doldurmak üzere, yeni seçim yoluna gidilemez.”

Yukarıda iktibas edilen prensip T.C.Yüksek Seçim Kurulu tarafından daha sonraki birçok kararlarda da izlenmiştir.- Gör: Y.S.K.K. 1969/52. Kit.S.1969/27. Y.S.K.K. 1970/297. Kit.S.1970/165. Y.S.K.K. 1971/19. Kit.S.1971/14. Y.S.K.K. 1974/1633. Kit.S.1974/279. Y.S.K.K. 1975/242. Kit.S.1975/140.

T.C. Yüksek Seçim Kurulunun yukarıda atıf yapılan kararlarına göre bir köy muhtarlığına seçilme yeterliği bulunmayan fakat seçimde en çok oy alan kişinin tutanağının iptal edilmesi ve ondan sonra en çok oy alan kimseye tutanak verilmesi gerekir. T.C. Yüksek Seçim Kurulunun 1965/610 (Kit.S.1964-65/285) sayılı kararına göre de bir muhtar seçiminde, tek adaya oy verilmesi halinde, bu kişinin veya bir kaç adaya oy verilmesi halinde de hepsinin tutanakları, itiraz üzerine, seçim kurullarınca iptal edilirse, bu seçimin, ara seçimi beklemeksizin hemen yeniden yapılması gereklidir.

Bizim Seçim Yasamızın mehazı T.C. seçim kanunlarıdır. Bu nedenledir ki biz şimdiye kadar T.C. Yüksek Seçim Kurulu kararlarını izlemiş bulunuyoruz. T.C. Yüksek Seçim Kurulunun yukarıda atıf yapılan kararında değinilen görüş ve ortaya konan prensibi de benimsemekteyiz.

Yukarıda söylenenler ışığında seçimde ikinci en çok oyu almış olan bağımsız aday Hasan Mehmet Mevlit’e tutanak verilmesi doğru ve uygundur.

KARŞIOY YAZISI

Sayın Başkan tarafından okunan ve aleyhine itiraz edilen Süleyman Mehmet Gül’e seçildiğine dair verilen tutanağın iptal edilmesi gerektiği hususunda çoğunluğun görüşüne katılır ve buna ekleyecek birşeyimiz olmadığını belirtmek isteriz.

Süleyman Gül’ün tutanağının iptalinden sonra sözü edilen kişiden sonra en fazla oy alan Hasan Mehmet Mevlit’e tutanak verilmesi doğrultusundaki çoğunluk kararına aşağıdaki nedenlerle katılmıyoruz.

1. Değiştirilmiş şekliyle 1976 Seçim ve Halkoylaması Yasasının 143. maddesi aynen şöyledir:

“143. (1) Seçilenlerin tutanaklarına yapılan itiraz, oyların dökümüne, sayımına veya bu oyların partiler ile bağımsız adaylara taksimine taallük ettiği ve yeniden yapılan döküm, sayım ve hesap sonucunda tutanakların iptaline karar verildiği takdirde, yeniden yapılacak döküm, sayım ve hesap sonucuna göre seçilmiş oldukları anlaşılanlara, Yüksek Seçim Kurulu tarafından tutanakları verilir.

(2) Bir seçim bölgesinde yapılan seçimin veya halkoylamasının, seçim işlemleri dolayısıyle iptaline karar verildiği takdirde, o seçim bölgesinde yeniden seçim veya halkoylaması yapılır ve Yüksek Seçim Kurulu, seçimin veya halkoylamasının iptaline dair kararla birlikte o bölgede, seçimin veya halkoylamasının yapılacağını Resmi Gazete ve diğer araçlarla derhal ilân eder.

Bu ilândan sonra; Devlet Başkanlığı, belediye başkanlığı ve muhtarlık seçimleri için 13. madde kurallarına göre kırkbeşinci günden önceki ilk Pazar günü; diğer seçimler için altmışıncı günden önceki ilk Pazar günü; halkoylaması için ikinci Pazar günü oy verme günüdür.

(3) Yukarıdaki fıkralar dışında seçilenlerden bir veya birkaçının tutanaklarının iptaline karar verildiği takdirde, tutanakları iptal olunan kimseler yerine, siyasal parti listesindeki sıraya göre sırada başta olanlara tutanak verilir.

Sırada olanlar yetmediği takdirde, açık kalan yerler için, Yüksek Seçim Kurulunun bu konuda yapacağı ilânı izleyen altmışıncı günden önceki ilk Pazar günü oy verilir.

(4) Bu madde amaçları bakımından parti listesindeki sıra 136. maddenin (5)’inci fıkrasında öngörülen sırayı anlatır.”

Yukarıda alıntısı yapılan Yasa maddesinin (3). fıkrasında tutanakların iptal edilmesi ile izlenecek yöntemin ne olduğu görülmektedir. Ancak bu fıkrada yer alan “siyasal parti listesindeki sıraya göre sırada başta olanlara tutanak verilir” söz dizisinden bu fıkranın sadece milletvekilliği, belediye meclisi üyeliği ve köy ihtiyar heyeti üyelikleri ile ilgili olduğu açıklıkla gözükmektedir. Cumhurbaşkanlığı, belediye başkanlığı ve muhtarlık için siyasal parti “listesi” söz konusu olmadığına göre bu fıkranın Cumhurbaşkanı, belediye başkanı ve muhtarın tutanağının iptali halinde uygulanmasına olanak bulunmadığı izahtan varestedir.

2. Seçim Yasamızın mehazını büyük ölçüde Türkiye seçim yasalarının teşkil ettiği bir gerçektir. Türkiye’de seçilme yeterliğinden yoksun olan muhtar adayı bir kişinin tutanağının iptali halinde ondan sonra en çok oy alan kişiye tutanak verildiği de bir gerçektir. Ne var ki Türkiye Yüksek Seçim Kurulunun bu doğrultuda vermiş olduğu kararlar önceden alınan ve Resmi Gazete’de yayımlanmak sureti ile kamunun bilgisine getirilen 9.11.1963 tarih ve 226 sayılı İlke Kararına dayandırılmaktadır. Bizde ise Yüksek Seçim Kurulu tarafından alınan böyle bir İlke Kararı yoktur. Başka bir deyişle Türkiye’de olduğu gibi kararımıza dayanıklık edecek bir ilke kararından yoksunuz. Yukarıda belirtilenler ışığında Türkiye Yüksek Seçim Kurulu tarafından benzer konularda alınan kararlar bizim için emsal teşkil edemez.

Öte yandan Türkiye’deki yasa koyucu Türkiye Yüksek Seçim Kurulu tarafından ilke kararı uyarınca izlenen yöntemi hatalı veya sakıncalı bulmuş olacak ki 26.6.1973 tarihinden 1781 sayılı Kanunun geçici 6. maddesi ile tutanakların iptali halinde seçimin yenilenmesini öngören bir düzen getirilmiştir. Bu madde aynen şöyledir:

“Seçim sonuçlarına veya seçilen kişilere karşı yapılacak itirazlar üzerine re’sen yetkili seçim kurullarınca her ne sebeple olursa olsun, seçimlerin yahut seçim tutanaklarınınn iptaline karar verilmesi hallerinde iptal olunan seçim yenilenir veya bu suretle hasıl olacak boşalmalar bu yerler için yapılacak yeni seçimle doldurulur.”

Yukarıdaki yasa maddelerinden sonra Türkiye’de 1973’te genel yerel organların seçimleri yer almış ve bu seçimlerden doğan tüm itirazlar bu maddeye uygun olarak sonuçlandırılmıştı. Yukarıdaki madde geçici mahiyette ve sadece 1973 yerel seçimleri için söz konusu olduğu cihetle bu seçimlerden sonra hayatını yitirmiş ve 1974’ten sonra yapılan ara seçimlerde yine 1973 öncesi uygulamaya dönülmüştür.

Ne var ki Türkiye’de Haziran 1977’de yer alan yerel seçimler öncesi 1.2.1977 tarihinde 2033 sayılı kanun geçirilmiş ve bu kanunun 6. maddesiyle daha önce alıntısı yapılan 1781 sayılı kanunun 6. maddesi yeniden yaşama konmuştur. Haziran 1977 yerel seçimlerinden doğan benzeri itirazlar Türkiye Yüksek Seçim Kurulu tarafından bu madde altında karara bağlanıp tutanak iptali halinde seçimlerin tekrarlanmasına karar verilmişti. (Gör Karar No.1, Yüksek Seçim Kurulu Kararları, 1978 yılı sayfa 6. Karar No.1978/6, sayfa 11, Karar No.98 sayfa 23, Karar No.267 sayfa 24.) Türkiyedeki yasal değişiklik de açıkça gösteriyor ki Türkiye Yüksek Seçim Kurulu tarafından alınan ilke kararı yasa koyucu tarafından benimsenmeyip mahzurlu bulunmuştu. 3. Bu meselede Süleyman Mehmet Gül aleyhine, son üç yıldan beri Kıbrıs’ta daimi surette ikamet etmediği ve dolayısıyle seçilme yeterliğine sahip olmadığı gerekçesiyle seçimlerden önce Gazi Mağusa ilçe seçim kurulu nezdinde adaylığına karşı T.K.P. tarafından bir itiraz dosyalanmış ancak delil yetersizliğinden bu itiraz reddedilerek sözü edilen Gül’ün adaylığı kesinleşmişti. Konunun bir kaziye-i muhkeme olup olmadığına girmeden Gül’ün adaylığının kesinleşmesi ile seçmene adaylığının geçerli olduğu izlenimi verilmişti. Kendi başına böyle bir izlenim yeterli olmamakla beraber bir itiraz vaki olduğu ve itirazın da reddedildiği gerçeği karşısında yaratılan bu izlenimin önemi yadsınamaz.

İngiltere’de genel olarak seçilme yeterliğine haiz olmayan bir kişinin seçilmesi halinde, seçim batıl ilân edilir ve yeniden seçime gidilir.(Gör Halsbury’s Laws of England 3rd Ed. Vol.14 sayfa 305 ve The Encyloclopedia of Court Forms and Precedents in Civil Cases Vol. VIII sayfa 557) Ancak bu kuralın istisnaları vardır. Örneğin adayın seçilme yetersizliğinin seçmenlerce bilinmesi veya bilindiğinin kabul edilmesi ve buna rağmen seçmenlerin seçilme yeterliği olmayan adaya oylarını vermeleri gibi. Bu durumda seçilme yeterliğine sahip olmayan adayın oyları dikkate alınmaz ve ondan sonra en fazla oy alan seçilmiş ilân edilir. Önümüzdeki meselede aleyhine itiraz edilenin seçilmesine yasal engel son üç yıldan beri Kıbrıs’ta ikamet etmediğidir. Bu husus özel bir şekilde Gazi Mağusa ilçe seçim kurulunda görüşüldü ve nedeni ne olursa olsun reddedildi. Bu durumda Kaleburnu seçmenlerinden, aleyhine itiraz edilenin adaylığının yasaya uygun olduğunu kabul etmeleri ve oy vermeleri kadar makul ve doğal bir şey olamaz. Elbette ki bu şahıs, gerçekten seçilme yeterliğine sahip değilse tutanağı iptal edilecektir. Ancak bu meselede olduğu gibi seçmenin herhangi bir kusuru olmaksızın tutanağının iptal edilmesi sonucu boşalacak yerin seçim yoluyla doldurulması için yeniden seçmene olanak tanınması gerekir. Tekrarlamakta yarar görürüz ki Yasada sarahat varsa seçmenin iradesi pahasına yasa uygulanmalıdır ancak böyle bir sarahat yoksa seçmene ikinci bir hak tanımak suretiyle yeni seçimlere gidilmesi gerekir.

Bilindiği gibi seçilme yeterliğine aykırılık tam kanunsuzluk durumu yaratır ve bu gibi durumlarda Türkiye Yüksek Seçim Kurulu tarafından verilen sayısız kararlarda müteaddit defalar vurgulandığı gibi Yüksek Seçim Kurulu olaya kendiliğinden el koyabilir ve bu gibi el koyma zaman ile sınırlı değildir. Olayımızda olduğu gibi seçimi kazanan bir muhtar adayına verilen tutanağın iptali halinde yeniden seçime gidilmesi gerektiği görüşümüzü daha da güçlendirmek için iki örnek vermeği uygun gördük:

1.Örnek:

1000 seçmeni bulunan bir seçim çevresinde tüm seçmenlerin oylarını geçerli bir şekilde kullandıklarını ve sayım ve döküm işlemleri sonucu, oyların muhtar adayları olan A’ya 1, B’ye 3 ve C’ye 996 oy verildiği farzedilirse, daha sonra yapılan itiraz sonucu C’nin tutanağının iptali ile tutanağın sadece 3 oy alan B’ye verilmesi gerekecektir ki bu da seçmenlerin gerçek isteklerine tamamen ters düşen bir davranış olacaktır.

2.Örnek:

Yukarıdaki örnekte Yüksek Seçim Kurulunun olaya iki yıl sonra bir ihbar üzerine el attığı farzedilirse ve bu meyanda B’de ölmüş ise bu sefer çoğunluk kararına göre muhtemelen sadece kendi kendine oy vermiş olan A, seçim çevresinden başka bir tek oy dahi almadan, o çevrenin muhtarı ilân edilecektir. Mevcut yasal boşluğu kıyas yoluyla doldurmak suretiyle böylesine acayip bir durum yaratılmasına cevaz verilmesi düşünülemez.

Seçilme yöntemleri bakımından seçim yasamız bir muhtarı, Cumhurbaşkanı ve belediye başkanı ile bir tutmuştur. Dolayısıyle yukarıdaki örneklerdeki muhtar adayını bir Cumhurbaşkanı adayı veya bir belediye başkan adayı ile değiştirmemiz halinde ortaya çıkacak tablonun ne kadar feci bir şekil alabileceğini görmek herhalde zor olmasa gerek.

Hemen tekrarlayarak eklemekte ve vurgulamakta yarar görürüz ki Seçim Yasamız yukarıda verilen örneklerdeki durumlarda tutanağın iptal edilmesinden sonra en çok oy alana verilmesini açıkça önermesi halinde elbette ki, abes bir durum dahi yaratılsa, yasa koyucunun bu açık niyetinin yerine getirilmesi gerekir.

4. Değiştirilmiş şekliyle 1976 Seçim ve Halkoylaması Yasasının 143. maddesinin (3)’üncü fıkrası ihtiyar heyeti üyelerinin, belediye meclisi üyeleri veya milletvekillerinin bir veya birkaçının tutanaklarının iptaline karar verildiği takdirde, tutanakları iptal olunan kimseler yerine siyasal parti listesindeki sıraya göre sırada başta olanlara tutanak verilmesini öngörür. Yasa koyucu ihtiyar heyeti ve belediye meclisi üyelerini ve milletvekillerini düşünürken Cumhurbaşkanı, belediye başkanı ve muhtarların durumlarını da düzenlememesi için ne sebep vardı? Bunu yapmamakla muhtar seçimini 143. maddenin (3)’üncü fıkrası dışında ve ona kıyas yoluyla dahi olsa bağımlı olmadan mütalâa edilmesini istemesinden ötürüdür.

Geçmişte ilçe seçim kurulunun kendisine yapılan itiraz sonucu, tutanağın iptaline karar verdikten sonra, tutanağı iptal edilenden sonra en çok oy alana tutanak verdiği ve bu hususun dolaylı bir şekilde Kurulumuzun bilgisine getirildiği bir gerçek olmakla birlikte, tutanağın iptali ile ondan sonra, en çok oy alana tutanak verilip verilemeyeceği hususu konu edilerek ne bir görüş istenmiş ve ne de bu hususta lehte veya aleyhte bir karara varılmıştı. Dolayısıyle geçmişte ilçe seçim kurulu düzeyinde bir iki meseledeki uygulama Yüksek Seçim Kurulunu bağlayıcı bir emsal olamaz.

Yukarıda açıklanan nedenlerle aleyhine itiraz edilenin tutanağı iptal edildikten sonra itirazcıya muhtar seçildiğine dair tutanak verilmesi doğrultusundaki çoğunluk kararına katılmıyoruz.


Ask Admissions

İletişim

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Yüksek Mahkeme
Saray Önü
Lefkoşa Kıbrıs
(+90) 392 612 2000
Daha Fazla Telefon