Ana menuyu geç or Gec


Yüksek Seçim Kurulu Kararı Detayları.


Yıllarına Göre Yüksek Seçim Kurulu Kararları

1976 | 1977 | 1978 | 1979 | 1980 | 1981 | 1982 | 1983 | 1984 | 1985 | 1986 | 1988 | 1990 | 1991 | 1993 | 1994 | 1995 | 1996 | 1997 | 1998 | 2000 | 2001 | 2002 | 2003 | 2004 | 2005 | 2006 | 2008 | 2009 | 2010 | 2013 | 2014 | 2015 | 2017 | 2018 |


Karar No:28/1991, 29/1991
Seçim ve Halkoylaması Yasası Madde No:SHY. Md. 166 ve 168
Karar Konusu:KURUL, YAPILAN İTİRAZ VE İHBARLARI, KENDİSİNE VERİLDİĞİ TARİHTEN BAŞLAYARAK EN GEÇ 15 GÜN İÇİNDE KARARA BAĞLAYACAĞINA DAİR YASANIN 168(3) MADDESİNDE BELİRLENEN SÜRENİN EMREDİCİ DEĞİL YÖN VERİCİ OLDUĞU GÖRÜŞÜNDEDİR. TUTANAKLARINA İTİRAZ EDİLENLER İTİRAZA SAVUNMALARINI YAPIP DELİLLERİNİ EKLEYEBİLİR, BUNA KARŞI DA İTİRAZCI CEVAP VEREBİLİR. SEÇİM İŞLEMLERİNDE YAPILAN YASAYA AYKIRI İŞLEMLER, SEÇİM SONUCUNU DEĞİŞTİRMEZSE BU GİBİ AYKIRILIKLAR NEDENİYLE SEÇİMİN İPTALİNE GİDİLMESİ DÜŞÜNÜLEMEZ.
Karar Özeti:

Hür Demokrat Partinin, H.D.P. genel merkezinin ve H.D.P. Girne ilçesi başkanının 17.10.1991 tarihli itirazı hakkında görüş alış verişinde bulunulmak üzere tarafların avukatları çağrıldı ve yöntem üzerinde görüş alış verişinde bulunuldu. Tutanaklarına itiraz edilenlerin avukatları tarafından Kurula 24.10.1991 tarihinde verilmiş olan yazılı bir beyanda itiraz sahibinin yapmış olduğu iddialar ve itiraza eklediği belgeleri reddedilmişti. Tutanaklarına itiraz edilenlerin yemin varakalarının yokluğunda ileride esasa ilişkin herhangi bir problemle karşılaşılmaması için onlara da, diledikleri takdirde, aynı yöntemle belge niteliğinde yemin varakası dosyalama fırsatı verilmesi bu meselede uygun olacaktır. 1976 Seçim ve Halkoylaması Yasasının 168(3) maddesi Türkiye Yüksek Seçim Kurulunca tefsir edilmiştir. Bu tefsire göre "eşitlik ilkesinin sonucu olarak, itiraza karşı savunmada bulunanlar da, itirazcılar gibi elde edebilip dilekçelerine ekleyebilecekleri delilleri eklemekle yükümlüdürler.” (Gör YSKK 1964/1135 R.G. 24.1.1964 ve 11615./Cilt 5 1962-64/231).

Ayrıca Kurul, 1976 Seçim ve Halkoylaması Yasasının 168. maddesinin (3)’üncü fıkrasında yer alan 15 günlük sürenin emredici değil de yön verici olduğu görüşündedir.

Sonuç olarak tutanaklarına itiraz edilenlerin 28.10.1991 tarihinde saat 17.00’ye kadar itiraza savunmalarını yapıp diledikleri takdirde delillerini ekleyebileceklerine, buna mukabil itirazcının da buna karşı cevap verme arzusunda olması halinde bunu da 30.10.1991 tarihinde saat 17.00’ye kadar verebileceğine oyçokluğu ile karar verildi. Bunlar birer suret Yüksek Seçim Kuruluna, birer suret de karşı tarafa vermek sureti ile gerçekleştirilebilecektir. İtirazın duruşması 2.11.1991 tarihine saat 9.00’a tayin edilmiştir.(Karar No. 28/1991)

H.D.P.’nin, H.D.P. genel merkezinin ve H.D.P. Girne ilçesi başkanının 17.10.1991 tarihli itirazının duruşması 2.11.1991, 5.11.1991 ve 6.11.1991 tarihlerinde yapıldı ve 20.11.1991 tarihinde aşağıdaki karar verildi.(Karar No.29/1991)

İtiraz eden: 1.Hür Demokrat Parti,

2.Hür Domokrat Parti Genel Merkezi ve

3.Hür Demokrat Parti Girne İlçesi

Başkanı Yılmaz Gilanlıoğlu

ile

Aleyhine İtiraz edilen: Ulusal Birlik Partisi

Milletvekillerinden

1. Hasan Kutay

2. Kutlu Evren

3. Ünal Üstel

İtiraz edenlerin vekili hazır, aleyhine itiraz edilenlerin vekilleri hazır.

H.D.P., H.D.P. genel merkezi ve H.D.P. Girne ilçesi başkanı Yılmaz Gilanlıoğlu (bundan sonra sadece itiraz sahipleri olarak anılacaktır) 17.10.1991 tarihli dilekçe ile Yüksek Seçim Kurulundan özetle aşağıdaki hususlarda karar vermesini talep ettiler:

1. 13.10.1991 tarihinde yapılan milletvekilliği ara seçimlerinde Girne ilçesindeki 64 numaralı sandığın iptali,

2. Girne ilçesinde U.B.P. listesinden 3. milletvekili seçilen Ünal Üstel’in tutanağının iptali,

3. Girne ilçesinde milletvekili olarak seçilen U.B.P. adayları Hasan Kutay, Kutlu Evren ve Ünal Üstel’in tutanaklarının iptali,

4. 13.10.1991 tarihinde yer alan milletvekilliği ara seçimlerinin Girne ilçesi itibarı ile iptali ve

5. 13.10.1991 tarihinde yapılan milletvekilliği ara seçimlerinde Girne ilçesindeki tüm sandıkların tekrar sayılması

Yüksek Seçim Kurulu 18.10.1991 tarihinde yapmış olduğu ilk toplantıda yukarıda özeti verilen itirazlardan sadece 64.sandığa ilişkin olanın dinlenmesine karar verdi ve Girne ilçesinden milletvekili seçilen kişilere ve mensup oldukları partiye bu konuda ihbar verilip diledikleri takdirde savunmalarını yapabileceklerini ve duruşmanın 26.10.1991 tarihinde yer alacağını bildirdi.

2, 3 ve 4.itirazların ancak 1.itirazın bir karara bağlanmasından sonra ve o konuda verilecek karar ışığında incelenebileceğine, 1976 Seçim ve Halkoylaması Yasasının 166.maddesinin “ihbar ve iddia olunan vakıaların ve belgelerinin bağlanması, bu belgelerin elde edilmesi olanaksız ise nedenlerinin ve nerede ve ne suretle sağlanabileceğinin bildirilmesi” gerektiğini öngörmesine rağmen 5.itiraz bakımından Yasanın gereği yerine getirilmediğinden bu itirazın reddolunmasına oybirliği ile karar verdi.

Taraflar 26.10.1991 tarihinde Yüksek Seçim Kurulunda avukatları tarafından temsil edildiler.

İtiraz sahiplerinin yapmış oldukları usule ilişkin müracaatını yerinde bulan Yüksek Seçim Kurulu tutanaklarının iptali istenen kişilere daha detaylı belge sunmaları için fırsat verdi ve itirazın dinlenmesini 2.11.1991 tarihine erteledi. Taraflar ve tanıkları 2.11.1991 tarihinde dinlendiler. İtirazın dinlenmesine geçildiği safhada, taraflar detayına inilmesine gerek bulunmayan birtakım ön itirazlarda bulundular. Kurulumuz bu ön itirazları esas itirazın dinlenmesinin akışı içinde değerlendirmeyi ve gereksinme duyulması halinde bunlar üzerinde ayrıca karar vermeyi uygun buldu. Bundan sonra esas itirazın dinlenmesine geçildi.

İtiraz sahipleri, altı tanık, tutanaklarına itiraz edilenler ise iki tanık celbettiler. İtiraz sahiplerinin, itirazını esas itibarı ile üç ana başlık altında topladığı görülmektedir. Bunlar özetle şöyledir:

1. 64 numaralı sandıkta Yasaya aykırı olarak yapılan oylamalar,

2. Sandık kurulunun belirli zamanlarda Yasanın öngördüğü şekilde oluşmadan oylamaya devam edilmesi sonucu meydana çıkan esasa ilişkin usülsüzlükler,

3. Hatalı sandık başı işlemlerinden doğan şikâyetler için tutanak tutulmaması veya bunların tutanak defterine geçirilmemesi ile meydana gelen ciddi usul hataları.

İtirazın dinlenmesine başlandığı 2.11.1991 tarihinde Yüksek Seçim Kurulu 64. sandığın tarafların da huzurunda açılmasına karar verdi. Sandık açıldığında bu sandığa ait tutanak defteri sandıkta veya sandığa ait torbada bulunamadı. Girne ilçe seçim kurulu başkanı ile yapılan telefon temasında tutanak defteri hakkında daha fazla aydınlatıcı bilgi alınamadı. Kurul, tarafları dinledikten sonra kararını vermek üzere itirazın dinlenmesine ara verdiği bir sırada Girne ilçe seçim kurulundan tutanak defterinin bulunduğuna dair bilgi aldı. Bunun üzerine, Yüksek Seçim Kurulu tarafları bu husustan haberdar etti ve sadece tutanak defteri ve muhteviyatı ile sınırlı olarak görüşlerinin 5.11.1991 tarihinde alınmasına karar verdi.

Saptanan günde taraflar tutanak defteri hususunda dinlendiler. Kurul ayrıca Girne ilçe seçim kurulu sekreterinin tutanak defteri hakkında şahadetini dinledi. Bu şahadete göre uygulamada, birleştirme için sandıklar ilçe seçim kuruluna teslim edilirken, muhtemel itirazları süratle değerlendirmek için sandıklara ait tutanak defterleri ayrı bir yerde muhafaza edilmektedirler. 64.sandığa ait tutanak defterinin de diğer tutanak defterlerinin arasında olduğunu ifade eden tanık, ugyulamayı kanıtlamak için ayrı bir yerde muhafaza edilen Girne ilçesine ait tüm sadnıkların tutanak defterlerini kurulumuz önüne getirdi. Tanık, 64.sandığa ait tutanak defterlerinin nerede olduğu hususu bir ayrıntı olduğu için Girne ilçe seçim kurulu başkanına bunu bildirmediğini ve bu nedenle daha önce yapılan telefon konuşmasında başkanın bu konuda sağlıklı bilgi veremediğini iddia etti.

Girne ilçe seçim kurulu sekreterinin verdiği izahatı doğru ve makul bulur ve kabul ederiz. Ayrıca bu defterin ibrazına karşı itiraz sahiplerinin yaptığı itirazı da reddederiz. İbraz edilen bu defterin gerçekten 64.sandığa ait olduğunu da bir bulgu olarak buluruz. Yasaya aykırı ve usulsüz olarak tutulduğu iddia edilen tutanak defterinin, aslı olmadığı iddia edilmediği ve kanıtlanmadığı sürece, ibraz edilmesine mütedair itiraz sahiplerinin itirazlarını anlamak gerçekten güçtür. Tutanak defterinin muhteviyatının incelenmesi sonucu Yüksek Seçim Kurulu, sandık kurulu görevlilerinden Mutlu Örneksoy’u resen ve Cemal Ömürlü’yü ise itiraz sahiplerinin istemi üzerine celbetti. Bu kişiler de 7.11.1991 tarihinde dinlenip taraflarca istintak edildiler.

Şimdi de itiraz sahiplerinin yukarıda özeti verilen üç itirazını incelemeyi ugyun bulduk:

1. Oylama hususunda sandık kurulunca yapılan hatalar konusu:

Bu husuta itiraz sahipleri iddialarını ikiye ayırmışlardır, şöyle ki:

a. Bedeni sakatlığı olmadığı halde Huzurevinde kalan hastalara Huzurevi görevlileri tarafından Yasaya aykırı bir şekilde refakat edilerek oylarını kullandırmaları, ve bir kısmının da kapalı oy yerine götürülmeden oylarının bu görevliler tarafından kullanıldığı; ve

b. Yine Huzurevinde kalıp da Yasanın aradığı ve kimliğini tespite yarayan belge olmadığı halde bazı seçmenlerin sadece Huzurevinde kaldıklarını gösterir ve üzerinde fotoğrafları bulunan F.30 diye bilinen belgeleri sunmak sureti ile oylarını kullanmalarına izin verildiği.

Bize sunulan şahadetten kesin bir şekilde meydana çıkmıştır ki Huzurevinde kalıp da değiştirilmiş şekliyle 1976 Seçim ve Halkoylaması Yasasının 111. maddesinde belirtilmeyen ve yukarıda sözü edilen F.30 formaları ile beş seçmenin oylarını kullanmasına izin verilmiştir. Sandık Kurulunca bu beş seçmene oy kullandırılması şüphe yoktur ki yukarıda sözü edilen Yasa maddesine aykırıdır.

İtiraz sahipleri birçok hastanın yardıma ihtiyaçları olmadığı halde Huzurevi görevlileri vasıtası ile oylarını kullanmalarına izin verildiği iddiasında bulundular. Bu iddia sandık kurulu başkanı tarafından reddedildi. İddiayı yapanlar itiraz edenler olduğuna göre iddialarını kanıtlamakla yükümlüdürler. Bu kanıtlama yükümlülüğü hukuk davalarında aranan ihtimaller dengesi esasına göre yerine getirilmez. Bundan daha ileri gidip iddianın müsbet bir şekilde kanıtlanması gerekir. Herşeyden önce Yasa koyucu siyasal partilere diledikleri kişileri sandık kurulunda görevlendirme hakkı tanımıştır. Bundan da gaye tüm siyasal partilerin Yasaya aykırı olan işlemlere anında itiraz edip daha sonra onları kanıtlamalarına fırsat vermektir.

İtiraz sahipleri tarafından Kurulumuza çizilmek istenen tablo bu hususta birçok hastanın Yasaya aykırı olarak refakatçi eşliğinde, hatta oy kullanma yeri olan paravanın arkasına gitmeden oylarını kullanmalarına göz yumulduğu doğrultusundadır. Ne var ki itiraz sahiplerinin ellerinde seçmen listeleri olduğu halde hangi seçmenlere bu şekilde oy kullandırıldığı veya hangi seçmenin bu şekilde oyunu kullanmasına göz yumulduğu kesin bir şekilde saptama olanağı varken bu yapılmamıştır. Ortaya bir takım iddialar atılmıştır. Kurulumuza, kesin rakam sunulamamıştır. “90 kadar usülsüz oy kullandırılmıştır” demek yeterli değildir. Kimlere usulsüz oy kullandırıldığı rahat bir şekilde kanıtlanabilirken bunun yapılmaması itiraz sahiplerinin bu husustaki itirazları kanıtlanmamış bir iddiadan öteye gitmez.

İtiraz sahiplerinin sandık kurulunda görevli iki bayanın bu durumu protesto mahiyetinde kurulu terkettikleri iddiasını yaparlarken ve bu iddia sandık kurulu tarafından reddedilirken, protesto mahiyetinde kurulu terkettiklerini kanıtlamak için bu iki bayanı celbetmek ihtiyacını duymadılar. Biri ülke dışında olduğu için diğer görevli bayan Mutlu Örneksoy’u Kurulumuz celbetmek ihtiyacını duydu. Mutlu Örneksoy’un şahadeti itiraz sahiplerinin bu husustaki iddiasını tamamen tekzibeder mahiyettedir. Doğru ve üzerimizde olumlu izlenim bırakan bu tanığın şahadetine inanmamak için herhangi bir neden yoktur.

Tutanak defterinde bayan görevlilerin sandık yerini hangi saatta terkettikleri hususunda sıra açısından bir tutarsızlık varsa da terk fiilinin saat 12.00 civarında olduğu açık ve seçik olarak ortaya çıkmıştır. Bayan görevlilerin görev yeri olan sandığı terk etmeleri ilçe seçim kurulunun izni ile ve iddia edilenin aksine rahatsız olmalarından ötürü olduğu da açıklığa kavuşmuştur.

Öte yandan itiraz sahiplerinin istemi üzerine Kurul tarafından celbedilen Cemal Ömürlü’nün şahadeti de itiraz sahiplerini tamamen tekzibeder mahiyettedir. Huzurevi sorumlusu Gültekin Yalkıç’ın da Kurul önünde verdiği şahadet vardır. Üzerimizde son derece olumlu izlenim bırakan bu tanığın şahadetiyle hangi hastaların hangi huzurevi görevlisi tarafından sandığa götürüldüğü açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu tanığın şahadetine göre refakatçi eşliğinde giden hastaların sayısı sadece 8’dir. Sandık kurulu başkanı, görevlilerin, hastaları paravanın arkasına götürmeden hastaların adına oy kullandıkları iddiasını reddetmiştir. Daha evvel de değindiğimiz gibi Yasaya aykırılık iddiasını yapan itiraz sahipleri olduğuna göre iddialarını kanıtlamakla yükümlüdürler. Böyle bir kanıtlamanın yerine getirildiğini söylemek olası değildir.

Şahadetten, huzurevinde kalanların seçmen sayısının 31 olduğu, bunların 26’sının oy kullandığı ve oy kullananlar arasında sadece 5 seçmenin Yasanın öngördüğü geçerli belge olmaksızın F.30 belgesiyle ve Yasaya aykırı bir şekilde oy verdiği kesin bir şekilde saptanmıştır. Beş seçmenin Yasaya aykırı olarak oy kullanmasına izin verilmesinin seçim üzerinde ne gibi etkisi olabilir sorusuna gelince; Önümüzdeki şahadete ve Girne ilçe seçim kurulu sonuçlarına göre U.B.P.’den kazanan 3. milletvekilinin aldığı oy ile H.D.P.’den en fazla oy alan aday arasında U.B.P. lehine 23 oy farkı vardır. F.30 sayılı belgeler ile beş hastaya Yasaya aykırı bir şekilde oy kullandırıldığı bir gerçektir. Bu oyların hangi partiye verildiği bilinmemekle beraber bunların U.B.P.’ye verildiği kabul edilse ve hatta kanıtlanmadığı halde kanıtlandığı varsayılarak refakat edilerek oy kullandırılan 8 hastanın oylarının geçersiz olduğu kabul edilip bunlar da U.B.P.’nin aldığı oy toplamından çıkarılacak olsalar bile elde edilecek netice aradaki farkı ortadan kaldırmaz ve bu husus seçimin sonucunun etkilenmesine, aradaki fark 23 olduğuna göre, yine de yeterli olmayacaktır. Sonuç değişmeyeceğine göre sadece Yasaya aykırı işlemler yapıldı diye sandığın iptaline gidilmesi düşünülemez.

2. Sandık Kurulunun Yasaya uygun bir şekilde oluşmadığı konusu:

Sandık kurulunun oylamaya başlama saatı olan sabah saat 8.00’de usule uygun olarak oluştuğu hususunda taraflar hemfikirdir. İtiraz sahipleri tarafından yapılan iddiaya göre saat 11.00-11.30 civarında oylama konusunda yapılan usulsüzlüklere dayanamayan ve sandık kurulu üyesi olan iki bayanın kuruldan çekilmelerine rağmen sadece başkan kalmış ve bu hali ile oylamaya devam edilmiştir. Sandık kurulu başkanı bu iddiayı reddetmektedir. Sandık kurulu başkanına inanmamak için herhangi bir neden göremiyoruz.

Herşeyden önce saatlar konusunda itiraz sahipleri tarafından celbedilen tanıklar arasında büyük çelişkiler vardır. Sandık kurulu başkanı, bayan üyelerin ayrılmasından sonra herhangi bir oylama yapılmadığı ve kurul başkanının kendi hanımını ve Tugay Atiker’i sandık kurulu üyesi olarak atadıktan sonra oylamaya geçtiğini ve yeni atamalardan sonra sadece iki kişinin oy kullandığını, itiraz sahiplerinin gözlemcisi Yüksel Çağlar’ın itiraz etmesi üzerine oylamayı durdurduğunu söyledi. Bu husus gerçekten Yüksel Çağlar tarafından da teyit edilmektedir. Sandık kurulu başkanının Yüksel Çağlar tarafından yapılan itiraz üzerine oylamayı durdurması şahadetinin doğruluğunun kanıtıdır; şöyle ki, gerçekten itiraz sahipleri tarafından celbedilen tanıkların bazı itirazlarına rağmen sandık kurulunun Yasaya uygun bir şekilde oluşmadığı halde oylamaya devam ettiği şeklindeki iddialar doğru olmuş olsaydı, sandık kurulu başkanının aynı harekete devam edip Yüksel Çağlar’ın ikazına aldırış etmeden oylamaya devam edecekti. Bunu yapmaması bayan görevlilerin saat 12.15 veya o civarda sandık kurulundan ayrıldıkları doğrultusundaki şahadetini destekler mahiyettedir. 1976 Seçim ve Halkoylaması Yasasının 89. maddesi sandık kurulu başkanına sandığın üye sayısının üçten aşağı düşmesi halinde boşalan yerlere üye atama yetkisi vermektedir. Başkan da bu yetkiye dayanarak karısı ve Tugay Atiker’i üye atadı. Bu şekilde yeniden oluşan sandık kurulunun Yasaya aykırı bir yanı yoktur. Bir an için böyle bir oluşumun Yasaya aykırı olduğu kabul edilse bile bu süre zarfında kullanılan iki oyun, daha önce sözü edilen 13 oya eklenip U.B.P. hanesinden iptal edilip çıkarılması halinde dahi aradaki farkın seçim sonucunu değiştirmeye yine de yeterli olduğu söylenemez.

3. Usulüne uygun olarak tutanak defterinin tutulmaması konusu:

Tutanak defteri Emare V olarak ibraz edilmiştir. Gerçekten, tutanak defterinin arzu edilir bir şekilde tutulmadığı görülmektedir. Sandık kurulu başkanının verdiği izahatın makul olup olmadığı bir yana, bu meselede olduğu gibi, defterin sadece arzu edilir bir şekilde tutulmaması keyfiyeti kendi başına, sandığın iptali veya seçimlerin yenilenmesini intaç ettirecek derece ciddi bir sonuç doğurabileceğini söylemek oldukça güçtür.

Oylama günü huzurevinde kalan bazı hastalara usulsüz olarak oy kullandırılması yönünde yapılan itirazlar sonucu bir süre ceryan eden tartışmalar dolayısıyle sandık kurulu başkanı sandık alanına bir polis ekibini çağırmak zorunda kalmıştır. Başlayan huzursuzluk iki bayan görevlinin hasta olmaları, onların ilçe seçim kurulunun bilgisi dahilinde ve sandık kurulu başkanının izni tahtında görevden ayrılmaları ile daha da artmıştır. Sandık kurulu başkanının Yasa gereği sandık kuruluna iki görevli ataması Yasaya uygun düşmektedir. Ancak bu halin Yasaya aykırı olduğu söylense bile ilçe seçim kurulu tarafından sandıkta görev yapmak üzere görevlendirilenler göreve başlayana kadar itiraz sahiplerinin tanığı olan Yüksel Çağlar’ın şahadetine göre sadece iki oy kullandırılmıştır ki bu da sonucu etkileyen bir hal olarak görülemez.

Öte yandan saat 13.30’dan sonra oylamaya normal olarak ve itirazsız devam edilmesi o saatten önce yer alan tartışmaların seçmenler üzerinde oy vermeye gitmeme gibi bir etki yapmadığını göstermektedir. Esasen böyle bir etkinin yaratıldığı da iddia edilmiş değildir.

Yukarıda belirtilenlerden de anlaşılacağı gibi usulsüz veya Yasaya aykırı bir şekilde verildiği iddia edilen oy sayısının toplamı 15’tir. Bu sayının ise seçim sonucunu etkilemediği açıktır. Seçim işlemlerinde yapılan Yasaya aykırı işlemler, sonucu değiştirmezse bu gibi aykırılıklar nedeniyle seçimin iptaline gidilmesi düşünülemez. İlke olarak benimsediğimiz bu husus Türkiye Yüksek Seçim Kurulu 1961/398, R.G. 5.1.1962 ve 11001.Kit.s.1961-62/160 referanslı kararında şöyle denilmektedir:

“Bu duruma göre; aynı ellerin parmak izleri oldukları kesin olarak tespit edilen 205 seçmen oyunun hileli bulunduğu sonucuna varılarak bunun itiraz edilen il seçimlerine etkisi incelenmiş, ne Cumhuriyet Senatosu üyesi ve ne de milletvekilleri seçimlerinin sonuçlarını değiştirecek nitelikte olmadığı anlaşılmıştır. Gerçekten, seçim işlemlerinde yapılan yolsuzluklar, seçimin sonucunu değiştirmezse, o yolsuzluklar sebebiyle seçimin iptaline gidilmesi 298 sayılı kanunun 130 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükmüne aykırı olur.”

Bu durumda itiraz sahiplerinin 64. sandığa ilişkin yaptığı itirazların ve buna bağlı olarak itiraz sahiplerinin yukarıda özeti verilen 2, 3 ve 4. itirazlarının da reddedilmesi gerekir.

Konunun esasına girip karar verildiğine göre tarafların ön itiraz olarak öne sürdükleri hususlar üzerinde ayrıca karar vermeye gerek kalmamıştır.

Sonuç olarak itiraz sahiplerinin itirazları oybirliği ile reddolundu. (Karar No.29/1991)


Ask Admissions

İletişim

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Yüksek Mahkeme
Saray Önü
Lefkoşa Kıbrıs
(+90) 392 612 2000
Daha Fazla Telefon